Zambaklar en ıssız yerlerde açarVe vardır her vahşi çiçekte gururBir mumun ardında bekleyen rüzgarIşıksız ruhumu sallar da dururZambaklar en ıssız yerlerde açar(Sezai Karakoç – Mona Roza ) Yağmurlardan sonra büyürmüş başakMeyvalar sabırla olgunlaşırmışBirgün gözlerimin ta içine bakAnlarsın ölüler niçin yaşarmışYağmurlardan sonra büyürmüş başak(Sezai Karakoç – Mona Roza ) Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,Bir güzellik … Devamını oku
[dropcap type=”background”]S[/dropcap]on zamanların popüler parçalarından olan Aljey & Kravz – Disconnect Lyrics (Кравц, Элджей’den Дисконнект) şarkı sözleri ve klibini bu yazımızda bulabilirsiniz.
[dropcap type=”background”]B[/dropcap]ehzat Ç. 56. bölümde çalan şarkı Tolga KAYA ve 5+1 grubunun söylediği Vardım Hint Eline Kumaş Getirdim isimli parçadır.
Behzat Ç. isimli dizinin 56. bölümünde Hayalet karakterini canlandıran İnanç Konukçu ile Ankara’ya yeni gelen gazeteci Elif karakterini canlandıran Deniz CAN bir mekanda oturup Hayalet (İnanç Konukçu)’in, yaptığı röportaj yüzünden hapishanede olan platonik aşkı gazeteci Ilgın (Aslı Tandoğan) hakkında konuşmaya başladıkları sırada Tolga KAYA ve 5+1 grubunun seslendirdiği Vardım Hint Eline Kumaş Getirdim parçadır.
Sohbet ettikleri mekanda gazeteci Elif’in Hayalet’e Ilgın hakkında sorduğu sorular sırasında parçanın iç yaralayıcı bölümlerine denk gelmesi Hayalet (İnanç Konukçu)’in Ilgın için ne kadar büyük aşk duyduğunu göstermektedir.
Behzat Ç. 56. bölümde çalan şarkı sözlerine ve klibini aşağıda bulabilirsiniz.
Tolga KAYA & 5+1 – Vardım Hint Eline Kumaş Getirdim Klip
Tolga KAYA & 5+1 – Vardım Hint Eline Kumaş Getirdim Şarkı Sözleri
Vardım Hint eline, kumaş getirdim
Vardım Hint eline, kumaş getirdim
Açtım bedestanı, sattım, oturdum
Sen benim başıma neler getirdin?
Ben senin kahrını çekemem, gönül
Ben senin derdini çekemem, gönül
Ben senin kahrını çekemem, gönül
Ben senin derdini çekemem, gönül
Eline aluben sazlar istersin
Eline aluben sazlar istersin
Göllerde ördeği kazlar istersin
Benden mahbup gelin kızlar istersin
Ben senin kahrını çekemem, gönül
Ben senin derdini çekemem, gönül
Ben senin kahrını çekemem, gönül
Ben senin derdini çekemem, gönül
Kara bulut gibi göğe ağarsın
Kara bulut gibi göğe ağarsın
Sulu yağmur gibi yere yağarsın
O yâr senin değil, ne çok bakarsın?
Ben senin kahrını çekemem, gönül
Ben senin derdini çekemem, gönül
Ben senin kahrını çekemem, gönül
Ben senin derdini çekemem, gönül
[dropcap type=”background”]Ç[/dropcap]evrede sayılan, soylu bir ailenin tek kızının güzelliği ve asaleti dillerde dolaşır. Genç delikanlı ise soylu olmayan bir ailenin ikinci oğludur. Cesur, bir o kadar da mert ve savaşçı bir erkektir. Kız ve delikanlı birbirlerine sevdalanırlar. Kızın ailesi bu ilişkiyi onaylamamaktadır. Gencin ailesinin soylu olmadığını gerekçe olarak öne sürerler. Kızın güzelliği tüm ülkede anılmaya başlar ve zamanın Rus çarı kızın methini duyar.
Kızı görmek için köye gelir ve kızı görünce hayran kalır. Kızın babasından kızı ister. Baba şaşkındır, büyüklere haber salınır, herkes ulu kestane ağacının altında toplanır. Tartışılmaya başlanır ve sülalenin ileri gelenleri çarın arzusunu kabul edilemez bularak “Bir çara verilecek kızımız yoktur!” denir ve çar’a haber salınır; bizde sana verilecek kız yoktur diye…
Koskoca çar sinirlenir ve “Bu nasıl bir sözdür?” der, kabul edilmez bulur. Kızı kaçırmak için yola çıkar. Genç delikanlı ise olanlardan habersiz aşkı için ağıtlar yakmakta ve kavuşacakları günün hayali ile günleri eksiltmekte. Kız ise çaresiz aşkı için her gün ağlamakta ve baba sözü ile aşkı arasında kalmaktan korkup zorlanmaktadır. Çarın kızı kaçırmak isteyişini haber alan büyükler çareler peşindedirler. Derken kızı sevdiği delikanlıya vermeyi uygun bulurlar ve çara vermektense “Soylu olmasa da bir dağlıya gelin etmek” daha iyidir diye düşünürler…
Bir an önce düğün hazırlıklarına başlanır. Atlılar dört bir yana dağılır haberler salınır tüm ellere düğünümüz var diye. İki gencin kalbi kavuşacak olmanın heyecanı ile atmaktadır. Düğün günü gelip çatar. Dört bir yandan gelen misafirler ağırlanır, eğlenceler başlar. Çar çoktan gelmiş ve pusuda adamları ile hazır vaziyette kollamaktadır her bir yanı. Çarın bir emriyle tüm adamları kızı kaçırmak için düğün meydanını basarlar ve kızı alıp dağa kaçarlar.
Ardından delikanlı peşlerine düşer.. çarın elinden sevdiğini alacaktır. Dinlemez hiçbir söyleneni, aklında tek sevdiği vardır. Kız çaresiz yalvarır bırakmaları için, çar gülerek izin vermeyeceğini söyler. Derken uçurum kenarından geçerken kız “Senin olmaktansa ölmeyi yeğlerim” diyerek kendini uçurumdan boşluğa bırakır ve delikanlının geçmekte olduğu yola düşer. Delikanlı koşar, sevdiğinin yerde yatan cansız vücudunu kucaklar ve köye geri döner.
Köy matem havasındadır. Cenaze hazırlanır ve kızı mezarlığa götürenlerin ardından yürür delikanlı. Ağzında mızıkası ile başlar bir melodi çalmaya. O günden sonra ne genç delikanlıyı gören olur, ne de çarı...
İşte bu melodi eskiden sevdalıların karşılıklı oynadıkları oyunda “Biz sevdalıyız, haberiniz olsun!” manasına gelirmiş. Şimdilerde oynayanlar anlamını bilmediği içindir ki dikkat etmeden hızlı oynamaktadır. Çünkü oyun, hikayesindeki hüzne uyarcasına ağır ve yavaş hareketlerle oynanır.
Duygusal aşk şarkılarını çoğumuz hayatımızdan birisini kaybettiğimizde, gittiği vakit ya da sahil kenarında yalnız başımıza ay ışığının denize yansımasını seyrederken dinleriz. Dinlediğimiz her parça içimizden bir şeyler koparıp gidiyormuş gibi olur. Özellikle de sözleri olmayan fon müziği olarak kullanılan parçalar insanın içerisinde derin yaralar oluşturabilmekte. Bugün sizlere beğendiğim 3 güzel parçayı paylaşacağım. Oyun oynarken ya … Devamını oku
Nerden çıktın böyle karşıma Sitare
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
Kirpiklerin yüreğime batıyor
Telaşlı bir kalabalığın ortasında
Ayaküstü konuşuyoruz
Nedim’im nigehban nergisleri gibi
Üstümüzde bütün nazarlar
Çok utanıyorum Sitare
Dün oturup hesap ettim
Sen doğduğun zaman
Ben bir askerî mektepte talebeymişim.
Sen bilmezsin Sitare
Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tesbih
Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
Her akşam dokuzda yat borusu çalardı
Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
Bir derin uykuya atardım kendimi
Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
Ben de onu alır anamın düşlerine kaçardım
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlamıyorum
Seninle konuşurken Sitare
Aklıma yıldızlar dökülüyor
Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde
Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan
Binlerce meşalenin aydınlığı kımıldıyor saçlarında
Gökyüzü salkım salkım Zigguratlar tıklım tıklım
Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
Gözlerine baktığım zaman Sitare
Bütün çöllere ay doğuyor
Yoldaş ediyorum kendime İmrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı,
En kuytu vahaları dolaşıyorum
Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare
Çadırla su arasında bir cılga var,
O cılgada narin ayak izlerin var
Durgun suya düşüp kalmış gözlerin var
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
Bazen sapsarı bir benizle geliyorsun
Huysuz çizgileri alnında uykusuzluğun
Biliyorum içinde bir sızı var
Bıçak ağzı gibi ince bir sızı var
Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan
Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan
Kuzeyden güneye
Güneyden kuzeye
Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde
Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri
Hiç aldırmadan benim esmer sevdama
Geviş getiriyorlar ufuklara bakarak
Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum
Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum
Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif
Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum
”Ah minel aşkı ve halatihi…”
Çok eski bir gerçektir bu biliyorum
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
Ve ikimizde ıslanıyoruz
Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
Ben kaç kere iliklerime kadar ıslandım
Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
Ben göğü hep kurşun bir kubbe gibi ağır
O şehirde sırılsıklam gezerdim
Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
Tapınaklar insanları safra gibi atardı
Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni
Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim
Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında
Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk
Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun
Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun
Kaşı karam, gözü karam, saçı karam
Umay gibi yumuşak huylum
Nereden çıktın karşıma böyle
Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime
Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime
Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare
Adam akıllı yorulmuşum
Ellerin böyle olmamalıydı
Ellerine acıyorum
Ve kim bilir kaç yıldan beri kalbimi öğütlüyorum
Durup durup ıssız yerlerde
“Güçlü ol ey kalbim, güçlü ol!
Daha çok işimiz var.” diyorum
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum.
LYRICS [Couplet 1 : Lartiste] T’es rentré dans ma vie comme dans un freestyle T’as voulu qu’on s’évade comme Bonnie & Clyde J’ai voulu percer ton cœur en titane J’ai vite compris que j’n’étais pas de taille Baby, alors? On va où? On fait quoi? On s’enfuit, loin d’ici, on y va On est si … Devamını oku
Pilli Bebek 1995 yıllarında Ankara’da kurulmuştur. İlk albümleri olan Uyandırmadan 1999 yılında çıkmıştır. 2 albümde olduğu gibi bu albümde de tüm söz-müzik Cem Kısmet’e aittir. Cem Kısmet Behzat Ç. adlı dizinin müziklerini yapmıştır. Dizi hem grubun hem de kişilerin daha çok tanınmasını sağlamıştır.
Cem Kısmet Kimdir?
Cem Kısmet (d. 1969, Trabzon), Pilli Bebek grubunun kurucusu, vokalisti, gitaristi, bestecisi, söz yazarı ve aranjörüdür. Olsun albümünde Uğur Memiş ile birlikte prodüktörlük görevini üstlenmiştir. Eğitimini Ankara’da tamamlamış ve burada birçok öğrenciye gitar, piyano, şan vb. müzik dersleri vermiştir. 2001 yılında evlenmiş ve Ankara’da yaşamaya devam etmiştir. Uzun süre Ankara’da çeşitli bar ve organizasyonlarda sahne aldıktan sonra 2005-2006 yıllarında İstanbul’a taşınmışlardır.
Kurusıkıymış anladım bizim tüm hikayemiz
Öldürmedi; bu mudur en kuvvetli darben
Bu sefer acıtmadı özenle seçip söylediğin sözler
Hayır dedin şimdi değil
Hiçbir sözü eskitmeden ağlamak gerek bazen
Hani durup dururken hani hiçbir sebep yokken
Aşkların ismi vardır sayıklanır elbet unutulur
Ama hayır dedin şimdi değil
Ama hayır dedin şimdi değil
Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelir ki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı
Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelirki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı
Kurusıkıymış anladım bizim tüm hikayemiz
Öldürmedi bu mudur en kuvvetli darben
Bu sefer acıtmadı özenle seçip söylediğin sözler
Hayır dedin şimdi değil,
Hiçbir sözü eskitmeden ağlamak gerek bazen
Hani durup dururken hani hiçbir sebep yokken
Aşkların ismi vardır sayıklanır elbet unutulur
Ama hayır dedin şimdi değil
Ama hayır dedin şimdi değil
Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelirki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı
Yalnızlığı demledim hep avuçlarımda
Ne gelirki elimden kimse tutmadıkça
Söyle sen nasıl öğrendin unutmayı
Birikti her acı içimde kendime yer kalmadı..