[dropcap type=”default”]B[/dropcap]aşımız sağolsun diye söze başlıyorum ve sonrasında durup kalıyorum. Baş sağlığı dileğinin arkasından bizleri rahatlatacak kelimeleri ardı ardına sıralamak istesem de inanın elim bunları yazmaya gitmiyor. Çünkü o gözü yaşlı insanların döktükleri tek damlanın karşısında hepsinin bir anlam ifade etmediğini biliyorum.
Bazıları gibi sövüp saymaya ve etrafı yakmaya yetecek kadar ağır cümleler kurmak istiyorum, cenazenin başında, başını önüne eğerek yerde oyuncağıyla oynayan çocuğun masumiyetinin karşısında utancımdan yazamıyorum.
Bazılarını hedef haline getirmek için geçmişten örnekler verip hatırlatmalar yapmaya kalksam, yavrusunun tabutunun yanı başında kafasını yukarı kaldırarak “Allah’ım ben hep dualarımda çocuklarımın ölümünü bana gösterme“ demedim diye bakan gözlerin karşısında ne anlam ifade edecek!
Ben hadi buradan hep beraber çıkacağız ayağa kalkalım desem, TBMM’deki partilerden birinin terörü lanetleyen bildirinin altında imzası olmadığını hatırlatan yazılar karşısında anlamsızlaşacak.
Gelin terörü bu topraklardan atalım, konuşalım ve sorunlarımızı elbirliği ile çözelim diye yazsam, canlı bombaların evlerinden çekilen taziye görüntüleri karşısında sizce bir anlam ifade edip karşılık bulacak mı ?
Gelin demokratik bir Türkiye için yeniden çalışalım ve mücadele edelim diye bağırsam, yeni anayasa çalışmaları için aynı masaya oturamayanların yüksek tonda çıkan sesleri arasında sizce duyan olur mu?
Empati yapalım, insanların acılarını anlamaya çalışalım diye cümleye başlasam sosyal medya üzerinden başlayan bir tartışmanın da fitilini ateşlerim. Her kesim sorunları olduğunda niye kimsenin onlarla ilgilenmediğiyle ilgili yazılar paylaşmaya başlar, iyi bir şeye başlayalım diye düşünürken tartışmaların arasında acı çığlıklar yok olup gider?
Bakın önümüzde Suriye ve Irak gibi kötü örnekler var, onlar gibi etnik dinsel ve mezhepsel bölünmeler yaşamayalım diye konuya girmeye çalışsam, herkes tarihçi kesilip bana tarihimiz ile ilgili örnekler vermeye başlar. Anı çözememişken bir de geçmişte kaybolup gideriz.
Biz yazdıklarımızla ve konuştuklarımızla sorunları çözmeye çalışır gibi yaparken, acılı insanlar sevdiklerinin tabutlarını omuzlayacaklar. Biz her şey imkansız gibi tartışırken, bu insanlar en acılı halleri ile herkesi kucaklayan mesajlar verecekler. Bizim onların acılarını paylaşmak için uğraşması gerekirken onlar bizim anlamsız tartışmalarımız karşısında belki bir kez daha yanacaklar.
Gencecik kadınlar dul, çocuklar babasız kalırken bizler sosyal medya maymunlarının elinde oyuncak olacağız. Kaybettiklerinin bir anlamı olduğunu söylemeye çalışmak yerine anlamsız insanların gevelediği kelimeler içinde yok olup gideceğiz.
Kötüler kadar cesur olmadığımız için korkup konuşmamaya başlayacak ve yeni ölüm isteyenlerin önündeki engelleri kaldırmış olacağız.
Akıllara bu bölünmüşlük içinde ulaşamayacağız.
Gönüllere sevgi ile ulaşmaya çalışırken nefret ile hep önümüz kesilecek.
Elimizde kala kala bir tek insanların vicdanları kalacak. Zaten o da ölmüşse insanlık çoktan ölmüş deyip susup kalacağız.
Yine de ben vicdanı olanlara; ‘Tarafınızı değiştirmeden acıda birleşebilecek misiniz?’ diye sormak istiyorum.
Orada bu çağrımızı duyan vicdanlı kimse var mı? Varsa lütfen ses verin ve ayağa kalkın. Kalkın ki bir sonraki ölümün kimden olacağını düşünerek yaşamayalım.
Lütfen ses verin.